Čak i kad bih mogao reći nekome da se dobro borio, to nikad ne bi bila ista osoba.
Birisine iyi dövüştüğünü söylesem bile, aynı kişiyle konuşuyor olmazdım.
Nitko mi to nikad nije napravio.
Daha önce kimse benim için bunu yapmamıştı.
U cijelom svom životu još me to nikad nisi pitao.
Bunca zamandır, ilk defa bunu soruyorsun bana.
To nikad nije bila moja osnova direktiva.
Hayatım? - Aman tanrım! Ama bu asla asıl amacım olmadı.
Ja to nikad ne bih učinila.
Bu benim asla yapmayacağım bir şey.
I ja sam se zakleo da to nikad više neću napraviti.
Ve bir daha asla bunu yapmayacağıma yemin ettim.
On je drukčiji, ali to nikad nije morao skrivati.
O da farklı... Ama bunu gizlemesi gerekmiyor.
Obećao si mi da to nikad nećeš učiniti.
Bunu asla yapmayacağına dair söz vermiştin.
To nikad u životu nisam vidio.
Daha önce hiç böyle bir şey görmedim.
Em, otac mi se bio izgubio na dvije godine i mislila sam da mu to nikad neću oprostiti, ali jesam.
Em, babam iki yıldır ortalıkta yoktu. Bunun için onu asla affetmeyeceğimi düşünürdüm; ama affettim.
Uz to, nikad ne znaš kada ti terorist može zakucati na vrata.
Ayrıca, teröristin kapını çalacağı zamanı asla bilemezsin.
Ja to nikad ne bi napravio.
Ben bunu asla ama asla yapmazdım.
Mislim da to nikad nisam rekao.
Hiç bir zaman böyle bir şey söylemedim.
Ja to nikad ne bih mogla.
Ben hayatta böyle bir şey yapamam.
Zamislite da to nikad niste vidjeli.
Daha önce hiç görmediğini farz et.
Meni se to nikad nije dogodilo.
Bu hiç olmadı. - Şimdi oldu işte.
Vjerojatno to nikad nisi morala jer si mlada i lijepa i muškarci su se uvijek bacali pred tebe.
Yani muhtemelen şimdiye kadar bunları yapmana gerek kalmadı çünkü genç ve güzelsin ve adamlar hep senin peşinden koştu.
I nitko to nikad neće saznati osim tebe.
Ama bunu senden başka kimse öğrenmeyecek.
Davnih dana, kad smo bili mladi, uzimali smo neke novce ali to nikad, znaš...
O zamanlar, gençken, biraz para kazanmıştık ama bu hiçbir zaman, bilirsin işte...
Rekao je da je bio pijan i da to nikad neće ponoviti.
Sarhoş olduğunu ve bir daha yapmayacağını söyledi.
On to nikad ne bi učinio.
Böyle bir kararı asla vermezdi kendisi.
I zbog tog straha obično učinimo jednu od dvije stvari: Poričemo: "Nisam to ja, ja nemam ništa s tim, meni se to nikad neće dogoditi."
Ve bu korku yüzünden, iki şeyden birini yapmaya yöneliyoruz: Reddetmeyi seçiyoruz: "Benimle alakası yok, benim başıma gelmeyecek."
Odgovorio sam, "Činjenica da za to nikad niste čuli govori da je to vijest."
Ve ben de dedim ki, "Hiç duymamış olmanız bunun bir haber olduğunun göstergesidir."
Sad sam toliko opuštenija kraj hrane kao što to nikad nisam bila u životu.
Yemek konusunda hayatımda hiç olmadığım kadar rahatım.
To nikad nije lako jer, naravno, kad god to činim, velik dio vremena provedem brinući se o svim dodatnim stvarima koje će se sljedećeg dana sručiti na mene.
Bu da çok kolay değil tabii ki, bunu ne zaman yapsam zamanımı bir sonraki gün üzerime binecek işleri düşünerek geçiriyorum.
Pod pritiskom su da budu na Internetu, dostupni u svako vrijeme, pričajući, dopisivajući se, 'lajkaju', komentiraju, dijele i objavljuju — to nikad ne prestaje.
Her zaman çevrimiçi ve uygun olma baskısı altındalar konuşma, mesajlaşma, beğenme, yorum yapma, paylaşma, gönderme -- asla bitmez.
Ispitanici s Harvarda nas to nikad ne pitaju.
diye sorar. Harvard erkekleri bu soruyu asla sormaz.
1.4639301300049s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?